21 Ocak 2013 Pazartesi

Başımı yukarı kaldırsam nefes alacağım ama başım neden hep aşağıda?




Sevgisizlik; en çok ihtiyaç duyduğumun yokluğu; en büyük korkum...
Bana gösterilen en ufak ilgiye kanmam bu yüzden, 
ve bu yüzden inatla onlara tutunmam.. 
İşte bu yüzdendir kızgınlıklarımı, bir sevgi sözcüğüyle yerle bir etmek; öyle basit, öyle hızlı, öyle kolay...

Ufak ufak parçalanmasam
Toz gibi, kül gibi uçuşmasa benden kopanlar havada
Karadelik yutmuş gibi hissetmesem 
Bilmediğim, hiç görmediğim yerlere gitmek istemesem durmadan
Aklımdakilerin karanlığına kapılıp kaybolmasam...
-belki- "Biri"nin beni geri getirmesine, kalbimi avuçlarımın arasından alıp yerine oturtmasına gerek kalmazdı.
Bu kadar yorulmaz, bu kadar boğulmazdım...
Kırıklarımın arasını gözyaşlarımla doldurmaya çalışmazdım, ki kapansınlar -belki yapışırlar-
Kendime karşı acımasız olmasam kendime böyle acımazdım.

15 Ocak 2013 Salı

Dilemma


  
   İnsanlarla ilişkini bir çizgi böler. Çizginin gerisinde kalanlar eski anlamını yitirir, saflığını kaybeder. Çizginin üstüne eklenenler ise hep onunla anlam kazanır, yaşanacak olanların altında hep çizginin gölgesi kalır.
   Biz ayrıldığımızda o çizgi çekildi aramıza. İncecik, keskin. Yaşadıklarıma dışarıdan bakabilsem; geçmişin gölgesini geleceğe düşürmek hata derdim. Maalesef kalbin kırıkken, bildiğin şeyleri önemsemiyorsun.
Çizgiyi geçmek zor, onu görmemek, yok etmek… Kalbinin kırılmasına sebep olan toparlanmasına da yardım etsin istiyorsun. Diğer yandan içindeki zırhlı sen; “sağlamken kalbini kıran o, yeniden ona mı teslim edeceksin” diyor, sorguluyor. Bir tarafın isterken diğer tarafın reddediyor. Gurur, ego, ya da adına her ne dersen, sana engel olan, seninle ilgili aslında. Ve en zor olan, hep diyorum, kendini yenmek. 

5 Ocak 2013 Cumartesi

Sıkı giyin, hava soğuk


   Bazen evdeyken bile olmak istediğim tek yer evim oluyor. Canım acıyor böyle zamanlarda -çünkü yalnızlık sırtına vurur- Nasıl kurtulacağımı bilemem bazen, olmadık şeylere yönelirim, vakit geçiririm ama bu his geçmez. Gülümsese biri bana, bir konuşsak uzunca, iç sıkıntıları kuş olup uçsa, mutluluğu yakalasak ya belinden, huzur bulsak… Ama olmaz, çoklukla olmaz. Ben evim neresi bilemem ama evde olmak isterim. Kaçar gibi uzaklaşırım insanlardan, kendimden, babamdan… Sevgilim kızar, üzülür, soru sorar. “Canım…” der bazen “Ne olur sorun çıkarma” der gibi, üzülürüm daha çok üzülürüm. İçimdeki umut parçaları kuş olur uçar, benden uzaklaşır. Ben insanlardan daha çok uzaklaşırım, kendimden, babamdan, sevgilimden dahi ve hatta… Ağlarım bazen dayanamam gibi gelir. Dayanırım ama, çoklukla dayanırım…